top of page


TÖVBE ve BAĞIŞLAMA
ALLAH BAĞIŞLAYICIDIR,BAĞIŞLAYANI SEVER



Allah’ın Kuran’da en çok tekrarlanan sıfatlarından ikisi, “Rahman” ve “Rahim”, yani “ esirgeyen” ve “ bağışlayan” sıfatlarıdır. Kullarına olan bu rahmetinden dolayıdır ki,Allah, insanları işledikleri günahlar yüzünden hemen cezalandırmaz. Bu gerçek bir ayette şöyle bildirilir: “Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.” (Nahl suresi, 61. ayet) .
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِم مَّا تَرَكَ عَلَيْهَا مِن دَآبَّةٍ وَلَكِن يُؤَخِّرُهُمْ إلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَإِذَا جَاء أَجَلُهُمْ لاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ
(Nahl s./61.ayet)
Allah, insanların işlediği suçların cezasını ertelemekle, onlara bağışlanma dilemek ve tövbe etmek için süre vermektedir. İnsan, nasıl bir günah işlemiş olursa olsun, bundan dolayı Allah’tan bağışlanma dileyebilir ve tövbe edebilir. Allah, Kuran’da kullarını günahları için bağışlanma dileyip tövbe etmeye şöyle çağırmaktadır: “Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: “Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti Kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir cehalet sonucu bir kötülük işler sonra tövbe eder ve (kendini) ıslah ederse şüphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir.” (En'am suresi, 54.ayet.).
وَإِذَا جَاءكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَى نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ أَنَّهُ مَن عَمِلَ مِنكُمْ سُوءًا بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِن بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ (En'am s./54.ayet)
Ayette de bildirildiği üzere Allah’ın bağışlamasına muhtaç olan, onun hoşnutluğunu arayan ve kendi acizliklerini bilen müminlerin başkalarını bağışlamamaları gibi bir durum elbette söz konusu değildir. Kur’an’ı ve Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnetlerini kendileri için rehber edinen müminler, Allah’ın sonsuz rahmetine ve cennetine kavuşabilmek için bağışlayıcı olmalı ve dahil Kur’an’ın tüm hükümlerini titizlikle yerine getirmeye çabalamalılar. Bağışlayıcılık, merhamet ve hoşgörü, müminlerin ahlakının en önemli özelliklerinden biridir.

وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ حَتَّى إِذَا حَضَرَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ إِنِّي تُبْتُ الآنَ وَلاَ الَّذِينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌ أُوْلَئِكَ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا (Nisa s./18.ayet)
İhlasla, samimi olarak günahlarının affedilmesini isteyen her insan Allah’ın kendisini bağışlamasını umabilir. Zira Kur’an’da bildirildiği gibi, “Allah tövbeleri kabul etmek ister”. (Nisa suresi, 2. ayet.). Kur’an’da Allah’ın affediciliğine şöyle dikkat çekilmektedir: “Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah’tan bağışlanma dilerse Allah’ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur”. (Nisa suresi, 110. ayet.) .Allah bağışlaması ile insanlara hayatları boyunca sürekli olarak yeni fırsatlar verir. İnsanın yapması gereken hatasından bir daha dönmemek üzere vazgeçmesi ve ölüm anı gelmeden evvel, vicdanının sesini dinleyerek tövbe etmesidir. Allah, yalnızca samimiyetsiz insanların tövbelerinin kabul edilmeyeceğini bir ayetinde şöyle bildirir: “Kötülükleri yapıp- edip de onlardan birine ölüm çatınca: ‘Ben şimdi gerçekten tövbe ettim.’ diyenler, ile kafir olarak ölenler için tövbe yoktur. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır.(Nisa suresi, 18. ayet.).
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْتُلُواْ الصَّيْدَ وَأَنتُمْ حُرُمٌ وَمَن قَتَلَهُ مِنكُم مُّتَعَمِّدًا فَجَزَاء مِّثْلُ مَا قَتَلَ مِنَ النَّعَمِ يَحْكُمُ بِهِ ذَوَا عَدْلٍ مِّنكُمْ هَدْيًا بَالِغَ الْكَعْبَةِ أَوْ كَفَّارَةٌ طَعَامُ مَسَاكِينَ أَو عَدْلُ ذَلِكَ صِيَامًا لِّيَذُوقَ وَبَالَ أَمْرِهِ عَفَا اللّهُ عَمَّا سَلَف وَمَنْ عَادَ فَيَنتَقِمُ اللّهُ مِنْهُ وَاللّهُ عَزِيزٌ ذُو انْتِقَامٍ
(Maide s./95.ayet)
Yüce Allah, Hz. Adem (a.s.) ilk günahı işledikten sonra tövbesini kabul ederek onu bağışladı. (Bakara suresi, 37 ve 73. ayetler.). Herkes kendi günahının sorumluluğunu taşır; pişmanlık duyan ve bunun gereğini yerine getiren herkesin tövbesi kabul edilir. Allah’ın insanların günahlarını bağışlayan olması, cezalarını ertelemesi ve onlara hayatları boyunca her an yeni bir imkân daha vermesi insanlara çok büyük bir lütfu, rahmetinin ve merhametinin bir tecellisidir. Dolayısıyla, insanlar hataları veya günahları ne olursa olsun, hiçbir zaman Allah’ın razı olduğu gibi bir kul olabilmek için geç kalmış değildirler. İnsan yaşamı boyunca ne kadar hata yapmış olursa olsun, dinden
ne kadar uzak yaşamış olursa olsun samimi olarak tövbe ettiği ve salih bir kul olduğu takdirde geçmişte yaptığı hataları düşünmesine gerek yoktur. Geçmişte yaşayan insanlar için ancak bir ibret vesilesi, aynı hatalara tekrar dönmemek, benzerlerini bir daha yapmamak için öğüt alması gereken hatıralardır. Allah uyarı gelip doğru yolu bulduktan sonra salih kullarını geçmişlerinden sorumlu tutmayacağını Kur’an’da haber vermiştir:
“...Allah geçmişte olanı bağışladı. Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan öç alacaktır. Allah üstün ve güçlü olandır.” (Maide suresi, 95. ayet.)


Dinimizde insanları bağışlamak teşvik edilmiştir. Bağışlamak sevgi temelli bir davranıştır. Bize karşı yapılan yanlışları görmezden gelmek ve hata yapanları affetmekle, Allah’a, insanlara ve bütün varlıklara karşı sevgi ve yakınlık kazanılır. Bağışlamayı başaran bireylerin oluşturduğu bir toplumda hoşgörü, birlik ve beraberlik duyguları hakim olur.
bottom of page